31 Ağustos 2003

Kime özlem duyulur?

Yeni başlayan süreçte, daha yolun başı bile sayılabilecek bir zamanda o kadar fazla ortaklaşılır ki kimi zaman, yeni bir ortak yaşam kurmak için daha erken bile denebilir ama zamanın ölçütü çok da önemli olmaz yaşayanlar için...

Sınanırken ilişki, ayrı kalınarak beş altı günlük uzak ayrılıklarla, özlem duyulması dartar yüreğini de için burkulur, bazen birine yeniden bu kadar bağlanabileceğini anlaman ama kendini yüreğinin akıntısına bırakırsın...

Aslında kırlangıçlar gibidir yaşamlarımız böyle anlarda, ‘anlamsızca’ pikeler yapılır ve dıştan her bakan yüreği ağzında seyreder bu hızlı dalışları, acaba ne zaman bir yere vuracak diye ama kırlangıç yüreğine ve sezgisine güvenir, en yükseklere çıkıp kendince çok anlamlı özgürleştirir hareketlerini ve dışındaki için ölüm dalışlarını yapar ama kırlangıç gözünü bile kırpmaz çünkü o ne yaptığı çok iyi bilir...

Ortaklaştırdığınla paylaşırken yaşamı, onsuz olunan saatler sana onu en azından yaşamının bir anından koparıp getiriyorsa, ortaklaştırdığın zamanın uzun veya kısa olması çok da önemli değildir...

Yaşama tutunurken ayrı bir zaman diliminde, okuduğun kitapta bile ortaklaştığından bir parça bulabiliyorsan, çoklu bir yaşamda uzun bir yol alınmıştır, belki insan yaşamı için çok da önemli olmayan bir zaman dilimi içinde...

Bu yüzden özlemek aslında en uzağında olanın çok uzak olmamasıdır belki de ve bu böyle olduğu sürece anlamdır ilişki...

Özlemle ilgili Oruç Aruoba’nın dizeleri takılır yaşamın bir anında “ayrılış ilişkinin kayıp çocuğudur/özlem de sevginin ikiz kardeşi” ve üstüne sözcükler yazılması anlamsızlaşır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder